Yaşamdan keyif alamama, görev ve sorumlulukları sürekli erteleme, sosyal ilişkilerde isteksizlik kronik yorgunluk ve halsizlik hissiyatı, iştahta ve uykuda artma ya da azalma gibi kişinin günlük hayatını önemli ölçüde rahatsız edebilecek olumsuz etkileri vardır.
Depresif bozukluklar, kişinin duygusal, zihinsel ve fiziksel işleyişini olumsuz yönde etkileyen ciddi ruh sağlığı durumlarıdır. En yaygın depresif bozukluklardan biri majör depresif bozukluktur ve sürekli üzüntü, ilgi kaybı, enerji düşüklüğü, uyku ve iştah değişiklikleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, bireyin günlük yaşamını ve işlevselliğini önemli ölçüde zorlaştırabilir.
Depresif bozuklukların kesin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, biyokimyasal dengesizlikler, stresli yaşam olayları ve travmalar gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Beyin kimyasallarındaki değişiklikler, özellikle serotonin, norepinefrin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği depresyonun gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir.
Tedavi yöntemleri arasında psikoterapi, ilaç tedavisi ve bazen yaşam tarzı değişiklikleri yer alır. Bu tedavi yaklaşımları, depresyonun şiddetine ve bireyin ihtiyaçlarına göre uyarlanır. Erken tanı ve uygun tedavi, depresif bozuklukların etkilerini azaltarak bireylerin sağlıklı ve üretken bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.